6 Aralık 2015 Pazar

Gökten iner apışır, Her adama yapışır (2) / Fatih Balcı

Anadolu’da ve Kıbrıs Türk toplumunda adla ilgili olarak âdetler ve inanmalar doğrultusunda çocuğa verilen adları dar anlamda tasnife tâbi tutmamız gerekirse; istek ve temenni adları, bir olaya bağlı olarak verilen adlar, koruyucu adlar olarak kümeleştirmek ve bu konular hakkında bilgi vermek mümkündür

1. İstek ve temenni adları:

Çocuğun olmasını, yatırlara, ziyaret yerlerine bağlayan ebeveynler, manevi bir borç olarak bu ulu ve mübarek insanların adlarını çocuğa koyarlar: Abdurrahman, Yunus, Murat, Bektaş, Mal hatun... Çocuğa Allah'ın sıfatları, peygamberler ve peygamber yakınlarıyla ilgili adlar kutsiyet kazanmak inancıyla verilir: Ahmet, Mustafa, Resul, Ekrem, Abdullah, Bekir, Osman, İsmail, Yakup, Hatice, Ayşe, Fatma, Zeynep...

Yine tarihi şahsiyetler ve siyasi liderlerle ilgili adlar, onların şahsına hürmet ve saygı için koyulur: Atilla, Cengiz, Timuçin, Ertuğrul, Beyazıt, Fatih, Mustafa Kemal, Alparslan, Kazım, Celal, Menderes..

2. Bir olaya bağlı olarak verilen adlar:

Çocuğun doğduğu gün, ay ve mevsimle ilgili adlar, çocuğa ilerisi için o günün anısı olarak verilme âdeti mevcuttur: Cumhur, Kurtuluş, Cumali, Leyla, Kadriye, Arif, Mevlüt, Ramazan, Bayram, Gündüz, Şafak, Sefer, İlkay... Yine hayvanların, bitkilerin ve madenlerin dikkati çeken özelliklerini çocuğa geçirmek niyetiyle veya doğumdan hemen sonra görülen bir nesne ile ilgili olarak adlar koyulmaktadır: Aslan, Alageyik, Ceylan, Kartal, Şahin, Doğan, Bülbül, Dudu, Selvi, Mine, Lale, Çiğdem, Nergiz, Kiraz, Gül, Itır... Bitki isimleri de özelikle “gül” sözü, diğer isimlerin başına veya sonuna getirerek çoğunlukla kız adı olarak seçilmektedir: Güliz, Gülizar, Gülkız, Gülnihal, Gülderen, Gülgun, Akgül, Ayşegül, Bağdagül... Nadir olarak ise doğumdan sonra ilk söylenen söz, o çocuğa ad olarak verilmektedir: Allahaşükür>Allah şükür, Balageldi, Sıhhat...

Çocuğun göze çarpan ayırt edici bir özelliği (fiziki görünümü) ad olmasında etkendir: Karakaş, Alakız, Aygız... Çocuğun doğduğu yerle ilgili olarak adların da verildiğini görmekteyiz: Hun Türklerinin Hakanı Atilla'nın asıl adının Etil olduğu bunun da Etil >îtil>îdil nehri kenarında doğduğu için bu adın verildiği kaydedilmektedir (Hasan Köksal, a.g.e.). İnsanın yaşadığı çevreyi dolduran doğal unsurlarda ad olarak verilmektedir: Fırat, Seyhan, Dicle, Tuna, Bingöl, Pınar, Kaya, Akdağ...

Bazı doğumlar alışıla gelmişin dışında olunca doğum yapılan yerin belirtilmesi amacıyla bu tür adlar konulur. Mesela tren yolculuğu sırasında doğanlara Demir, vapur yolculuğunda doğanlara Deniz adı verilir. Ayrıca bilinen bir hastanede doğanlara da o hastanenin kurucusunun adı verilir. İstanbul da ki Zeynep Kamil hastanesinde doğan çocuklardan kız olanlara Zeynep, erkek olanlara Kamil adı verildiği görülmektedir. Sıkı dostlukların meydana geldiği zamanlarda iki taraftan birisi, bu dostluğu daha derinleştirmek için çocuğuna arkadaşının adını verir. Doğum sırasında ülkenin bulunduğu konumun hatırlanması amacıyla ad koyulur: Savaş, Barış, Özgür...

Astronomik bir olaya bağlı olarak da adlar verilmektedir: Yıldız, Güneş, Yıldırım, Şimşek, Bora, Tayfun, Karyağdı, Gündoğdu, Yağmur, Aydın, Ayla, Ayseme... Çocuğun doğumunda bababısının yaşı, ailedeki çocuk sayısını veya onun kaçıncı olduğunu belirtmek için ad koyulur: Ellibay, Otuzbay, Altubay, İlknur, Sonay...

Bazı ebeveynler ise çocukların adları arasında uyum olması için adlar koyarlar: Nejat, Vedat, Sedat, Ayten, Nurten, Gülten... Modaya uyum ve kültür değişmelerine bağlı olarak adların koyulduğunu da görmekteyiz: Tarkan, Hülya, Sibel. Tarık, Sakıp, Vehbi (Hasan Köksal, a.g.e.)...

3. Koruyucu adlar:

Bazı isimlerin çocukları koruyacağına ailerler inanmaktadır. Bu yüzden Çocuğun Kur'an’dan parmağı ile ilk işaretlediği kelime ad olarak verilmektedir. Ebeveynler, zarar verici ve kötü ruhların antipatisini sağlamak ve çocukları bu zararlılardan korumak için hoş olmayan olumsuz adlar koyarlar.

Böylece bu isimlerden dolayı kötü ruhlar yanlış yola sapacaklar ve çocuklara zarar vermemiş olacaklardır: Satılmış, Tezek, Bokburun, İtbarak, Köpek, Köpek Bey, Alçak... Bazen adın büyü kökenli ve mistik bir özü olduğu inancından hareketle, çaresizlik durumunda koyulanlar da vardır: Yaşar, Yaşagül, Dursun, Duran, Ömür, Hayati, Satı, Durgül, Yeter, Döne, Kafiye, Songül, Bıktık... Kötü ruhları şaşırtmak amacıyla oğlan isimlerinin kızlara verildiğinide bilmekteyiz. Çocuğu “cılız ve hastalıklı olanlar ya da adı yaramadı, bu ad ağır geldi, kaldıramadı”... diye düşüncelerden, çocuğun adı değiştirilebilmektedir (Hasan Köksal, a.g.e.)...

Sonuç olarak; ad, hiçbir zaman gelişi güzel seçilmez ve adı belirleyen etkenler vardır. Ad belirlenirken Kıbrıs Türk toplumunda, Anadolu’da ve Türk topluluklarında uygulanan pratikler ve inanmalar birbirleriyle benzerlik göstermektedir. Ad belirlenirken, doğum yapılan yer ve gün, Tanrı’nın sıfatları, peygamber ve peygamber yakınları, tarihi kahraman ve kumandanlar, özelliklerinden dolayı bitkiler, madenler ve hayvanlar dikkate alındığı gibi; vefa duygusuyla, ölmüş büyüklerin adları, şöhrete ulaşmış sanatçıların adları da etkili olmuştur. Bunlara adın büyü kökenli ve mistik bir özü olduğu inancına bağlı olarak seçilenleri de ilave etmek gerekmektedir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder