Geçiş dönemlerinin ilki ve başlangıcı şüphesiz ki doğumdur. Doğum insan yaşamının başlangıcıdır. Doğum, dünyanın hemen hemen her yerinde olduğu gibi Kıbrıs Türk toplumunda mutluluk verici bir olay olarak karşılanmaktadır. Doğum sadece anne ve baba için değil, eş, dost, akraba içinde sevindirici bir olay olarak karşılanmaktadır. Her doğum, soyun devamını sağlamaktadır. Yaygın olan bir ifadeyle “çocuk, ailenin ocağını tüttürür.” Çocuk, evliliğin temel amacı olarak görülmektedir. Bu yüzden evlenen çiftlerden hemen çocuk yapması beklenmektedir. Çünkü çocuk anne ve babaya toplum içinde statü kazandırmaktadır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Kıbrıs Türk toplumunda da doğumla ilgili âdet, inanma ve bunlara bağlı pratikler bulunmaktadır. Günümüz çiftleri bu âdetleri uygulamaya devam ederken, aynı zamanda modern tıbbın imkanlarından da faydalanmaktadırlar. Bu geçiş dönemi, doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası olmak üzere üç safhada incelenmiştir.
Çocuk sahibi olma düşüncesinden itibaren başlayan ve doğumun gerçekleştiği ana kadar devam eden süreç doğum öncesi olarak bilinir. Kıbrıs Türk toplumunda evli çiftlerin kısa bir süre içinde çocuk sahibi olması beklenmekteydi. Bunun için tıbbi yollar yanında, halk hekimliğine başvurulmaktaydı. Günümüzde ise çiftler evliliğin oturması veya ekonomik sebeplerden çocuk sahibi olmayı ertelemekte ve hamile kalma isteğinden doğum anına kadar modern tıbba başvurmaktadırlar. Fakat çocuk sahibi olmak arzusu her çift için vazgeçilmez olduğundan, tıbbın çaresiz kaldığı noktalarda çiftler bir takım kaçınmaların, âdet ve inanmaların yanı sıra halk hekimliğine başvurdukları görülmektedir. Doğum öncesi başlığı altında Kıbrıs Türk toplumunda “gebelikten korunma yöntemleri”, “kısırlığı gidermek ve gebe kalmak için kullanılan yöntemler”, “doğacak çocuğa ait beklentiler”, “gebelik ve aşerme”, “doğumu kolaylaştırmak için yapılanlar” gibi alt başlıklara değinilmiştir. Biz bu yazımızda sadece “doğacak çocuğun cinsiyeti için yapılan uygulamalar” hakkında bilgi vermeyi planlıyoruz. Önce Kıbrıs Türk toplumunda sonra ise diğer Türk topluluklarında bulunan kısırlığı gidermek ve gebe kalmak için kullanılan yöntemlerden bahsedeceğiz.
Doğacak çocuğun cinsiyeti ailede büyük bir merak konusudur. Doğacak çocuğun cinsiyeti için yapılan uygulamalar, ilişkiye girme anından başlayarak gebe kalındıktan sonra kadının görüntüsüne, yediklerine, hareketlerine yapılan tahminlerden oluşmaktadır.Erkek çocuk, ekonomik koşullar nedeniyle babaya yardımcı olur, zürriyeti devam ettirir düşüncesiyle istenirken , kız çocuk istenmesi daha çok anneye ev işlerinde yardımcı olması, kız çocuğunun anne ve babasına yaşlılıkta bakacağı düşüncesindendir. Sonuç olarak; doğacak çocuğun ister kız olması, isterse erkek olması aile için ayrı ayrı önem arz etmektedir.
Kıbrıs Türk toplumunda geçerli olan bu uygulamaları şöyle sıralayabiliriz:
Bir minderin örtüsü altına bıçak ve makas konur. Hamile bıçağın üstüne veya yakınına oturursa erkek, makasın üstüne veya yakınına oturursa kız çocuğu doğurur.
İlişkiden sonra sol tarafa dönüp yatmak kız çocuğunun olmasını sağlar.
Gelin adayının, genç kızlar tarafından yorganlarının katlandığı gün, doğacak çocuğun erkek olması isteniyorsa, yorganın üzerine erkek çocuk; kız olması isteniyorsa kız çocuk yuvarlatılır.
Hamile, gün geçtikçe güzelleşir veya yüzünde lekeler çı¬karsa erkek, çirkinleşirse kız doğurur.
Çocuk, ana rahmine düşmeden dört ay önce seyrirse er¬kek, dört ay sonra seyrirse çocuğun kız olacağı yargısına varı¬lır.
İğne kağıda sarılarak hamileye uzatılır. Hamile iğneyi uç tarafından tutarsa erkek, delikli tarafından tutarsa kız doğurur.
Hamile kız doğuracaksa ekşiye, erkek doğuracaksa tatlıya aşerer.
Hamilenin bir yakını rüyasında hamilenin kız doğurduğunu görürse erkek, erkek çocuk doğurduğunu görürse hamile kız doğurur.
Hamilenin kalçaları büyürse, yüzü şişerse veya dudakları kalınlaşırsa kız doğurur.
Karnı sivri olan hamile erkek, karnı yuvarlak olan hamile ise kız doğurur.
Kıbrıs Türk toplumunda doğacak çocuğun cinsiyeti için yapılan uygulamalara “çocuk anne karnında sağda ise kız, solda ise erkek olacağına, dokuz aylıkken karnı sivri ise erkek, yuvarlak ise kız olacağına, aşerirken canı tatlı çeker ise oğlan, ekşi çekerse kız olacağına inanılmakta, hatta bu konuyu destekliyi bir deyimde bulunmaktadır: ‘ye tatlıyı doğur Hakkı’yı’’. Kıbrıs Türk toplumunda ve Türk topluluklarında erkek çocuğun önem derecesi yüksektir. Buna örnek olarak; gelinin oğlan evine geldiğinde kucağına erkek çocuğun verilmesi ve yatağının üstünde erkek çocuk yuvarlandırılması verilebilir.
Bu pratik Afganistan’da Hazara Türkler’inde ilk çocuğun erkek olması dileğiyle erkek çocuk verilmesi şeklinde görülmektedir.
Kuzey Irak’ın Türkmenlerinde ve Gagauz Türklerinde de kadının erkek çocuk doğurması bütün ailenin arzusudur.
Kazak Türklerinde de erkek çocuk istenmekte “erkek çocuk aileyi idame ettirir, ailenin çatısıdır” denilmektedir.
Yakutlar tanrıdan erkek çocuk isterken ak şamana başvururlar, ak şamanda Ayısıt Hatun’a ak at sürüleri sahibi olan Tanrıya dualar eder ve kansız bir kurban adar.
Dede Korkut Hikayelerinde oğul o denli önemlidir ki on iki hikayenin dokuzu baba oğul üzerinedir.
Hemen hemen her yerde anne güzelleşmiş ise oğlan, güzelleşmemiş ise kız olacağına inanılır.
Doğacak çoçuğun cinsiyeti için yapılan yorumlarda rüyada çok önemlidir. Gebe kadın, düşünde ay görürse oğlan, güneş görürse kız; bıçak,tüfek gibi erkek silahları ya da korkunç hayvanlar görürse oğlan, makas, iğne gibi kadın aygıtları, bilezik, gerdanlık gibi takılar veya çeşitli süs eşyası, mücevher görürse kız doğacağına yorumlanır.
Kumuk annesi rüyasında sarı gül görmüşse kız, kırmızı gül görmüşse oğlu olacağına yorumlanır.
İslâm dini içinde hadislerde de rüyalara çok işaret edilmiş olmasının kaynağını Kur-an’a bağlar ve rüyaların İslâmiyet içinde insan hayatı ile ilgili iyi ve kötü olayların habercisi olduğunu belirtir.
Doğacak çocuğun cinsiyeti için yapılan tüm bu uygulamalar Kıbrıs Türk toplumunda ve Türk topluluklarında parelellik göstermektedir. Bu uygulamalar, gelinin oğlan evine gelişinden başlayarak, rüyaların veya bir takım inanışların yorumlanması etrafında kümelenmektedir.
Ayrıca doğacak çocuğun fiziği, ailenin istedikleri gibi olması için de birtakım uygulamalara başvurulmaktadır. Bunlar; gökyüzüne ve aya bakmak, güzel kimselere bakmak, gül koklamak, elma, yeşil erik, üzüm yemek, beğendiği akrabasının elbisesini giymek, bolca zeytin yemektir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder