27 Ekim 2015 Salı

Fotoğraf deyip geçme... / Dilruba OSMANAĞAOĞLU

Fotoğraf deyip geçme...

 

Bazen eski, tozlu yapraklardan sıyrılan bir anı, bazen de olmak isteyip de olamadığın bir hayal dünyası...

Bazen rengarenk sanki bir ebemkuşağı, bazen de geçmiş zaman olur ki; hayali cihan değer misali siyah, beyaz, gri ve flu...

 

Kendimi bildim bileli fotoğraf deyip geçmedim, sevdasına düştüm. İlk ve tek makinam, kendimi bilmeye başladığım zamanlarda babamın Yashica marka fotoğraf makinasıydı. Her bulduğum fırsatta deklanşöre basmak için dağ bayır demeden gezer dururdum.

 

Her fotoğraf karemde ya mavi vardı, ya yeşil... Hırçın Karadeniz'imin nimetleriydi onlar ve her birinde mutlaka bir hikaye vardı içime dokunan, dışıma yansıyan ve beni benden alıp başka yerlere götüren...

Yıllar geçse de degişen bir şey yok bu tarafta. Hala aynı iştahla ve sevdayla basıyorum deklanşör yerine akıllı telefonumun kamera tuşuna... Ve hala her bir fotoğraf karesine bir hikaye yazıyorum. Başka türlü o kareye doymuyorum zira...

 

Günlerden bir gün, biri geldi girdi hayatıma ve fotoğraflarıyla beni hep başka bir hikayeye sürükledi. Her bir karesinin, yüzünde hüzün, gözlerinde gülümseme vardı. Hikayeleri dokunaklı, mevsimi hep hazandı.

İşte o fotoğraflardan bir tanesi ve bana hissettirdikleri...


"Fotoğraf"

Kapı önü bekçileri... Ayaklarını koyduğun kap'lar... Bir de taşıdıkları yükler var ki; kaç pençe, kaç topuk harcar...!

Gün ağarırken başlar yolculukları... Ne zaman biter bilinmez, zira peşinde oldukları ekmek paraları...

Gün boyunca kaç kaldırım taşına tekme savurur, kaç çukura girer çıkar, kaç kere tökezler, kaç yokuş kaç iniş görür?

Ve hangi yılgınlıkla döner yuvaya?

 

Orada öylece 3 çift göründüğüne bakma; nice hayatlar taşıyor kıvrımlarında...

Dedim ya işte; alt tarafı ayak kap'ları...! Üst tarafına dokunma...!

 

Selam, sevgi ve saygılarımla,

 

Dilruba OSMANAĞAOĞLU

 

Okuyucuya Not:

Fotoğraf yüzünde hüzün, gözlerinde gülümseme olan E.Ç.'ye aittir. Her daim teşekkürlerimle...


1 yorum: