İlk yarının ilk 15 dakikası ile son 30 dakikası "gece ile gündüz " kadar farklıydı.
Maça çok iyi başlayan Galatasaray, Sneijder'in attığı ustaca gol vuruşundan sonra çok kolay pas trafiği ve oyun anlayışı ile maç çok farklı kazanılır diye düşünürken 15.
dakikadan sonra herşey değişti. Sahanın en istikrarlı ve tecrübeli iki oyuncusu Selçuk İnan ve Hakan Balta' nın sakatlanması hem taşları yerinden oynattı hem de Hamza Hoca'ya ilerki dakikalarda değişiklik yapma konusunda zorluklar çıkarttı. İlk golde Olcan'ın yaptığı kademe hatası ve ikinci golde ofsaytı bozan Chedjou'nun hatası hala Galatasaray 'da defans zafiyeti olduğunu bizlere gösterdi. Mehmet Akyüz'ün iki kere ileri kademeye akıllıca girmesiyle maç ilk yarı 2-1 Rizespor galibiyeti ile sonuçlandı.
İlk yarıda talihsizlikler yaşayan Hamza Hamzaoğlu ikinci yarıda da aynı talihsizlikleri yaşadı. Podolski'nin bitirici golü ve Carolu'un sakatlanmasıyla yerine bıraktığı Olcan Adın'ın fırsatçı golü skoru 2-3 durumuna getirdi. Talihsizliğin başladığı an ise Hamza Hoca'nın orta sahayı kalabalık tutmak ve güçlendirmek için Bilal Kısa' yı sahaya sürmek istemesiydi. Büyük bir ihtimalle ilerde hiçbir varlığı olmayan, takımını her zaman eksik bırakan Umut Bulut'u çıkartacaktı ve böylece hem takım orta sahada daha kalabalık olacaktı, hem de 10 kişi kalmayacaktı. Fakat bunlar bir varsayımdır ve sen Galatasaraysın, bunlar bahane değildir. Çünkü sahada fiziksel olarak daha dinamik ve istekli bir Rizespor vardı. Rakibe baskı yapmayan, tempolu oynamayan ve ileri iki uçta hiçbir varlığı olmayan takım ise Galatasaray'dı.
Haftalarca Sneijder'in ve Podolski'nin bireysel becerileriyle golü bulmasını düşünen ayrıca kalesinde hep panter olmasını düşünerek galibiyet isteyen Galatasaray bir gün patlak verecekti ve o gün işte bugündü. Hamza Hamzaoğlu'nun ve futbolcularının an itibariyle yapması gereken en mantıklı hareket Rizespor maçından ders çıkartmalarıdır. Çünkü bundan daha iyi bir ders çıkarılması gereken başka bir maça ihtiyaç yoktur.
Sevgiyle kalın....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder