16 Kasım 2015 Pazartesi

AHH BU BOL TUNİK & TAYT KOMBİNİ YOKMUU!!! / Banu Tükel

Bu ara yeni trend sağlıklı yaşam, fit olmak, spor salonundan çıkmamak,  bilmem ne de bilmem ne!! Kimi görsem kimi duysam zayıflıyor ama öyle bildiğimiz klasikleşmiş zayıflamadan değil bunlar.O hayatımızın hatası şok diyetler, iki haftada bilmem ne kadar verdiren ilaçlar, yok gıda takviyeleri, bu çaydan günde üç litre içince sabah dört-beş kilo veriyormuşsun, tv’de yayınlanan pilates programları, kaç adım attığını gösteren bileklikler  geride kaldı…bu aralar bir anda herkes yulaf lapası yemeden, tam buğday ekmeği yemeden o günü geçiremez hale geldi.Marketlerin organik bölümleri kadınlarla doldu. Genelde okul yıllarında zayıfgiller familyasından olduğum için hiç öyle kilolu durmadım. Üniversite bitip, İngiltere’ye master yapmaya gidip geldikten sonra hayatımda görmediğim rakamları tartıda gördüm. Baktım bu gidişin sonu yok, kendime bir dur dedim. Ama nasıl dedim, ‘Yakında iş arkadaşım Oya’nın düğünü var, beş kilo vermem lazım’ ‘Nee! O ilaç ayda 7 kilo mu verdiriyormuş hemen alayım!’ o derece işte. Sonuç; verdiğim kilolar bana  geri döndü. Hiç affetmedi. Bir süre sonra da bıraktım kendimi. Demek ki olmuyor ne zorluyorum benim de yapım buymuş diye, giydim siyah taytları üstüne çektim bol tunikleri yedim tiramusuları, burma kadayıfları! Dolabım bi anda tayttan tunikten geçilmez oldu. Birgün dolabın önünde hangi taytımı giysem diye düşünürken, birden dank!! Ama bu kez bir şeyler farklı olsun dedim, abur cubur ye ye nereye kadardı çünkü. Bu kez yürüdüm, kulaklığı taktım sadece yürüdüm. Küfrede küfrede yürüdüm. Kendi kendime ağır gelmeye başlayınca  bu kez sağlıklı şeyler yemeye karar verdim. Bu konuda hiçbir fikrim yoktu ama... Hayatım boyunca hamur işi, pasta yiyen bir insandım. Acıktım mı pasta börek yerdim, meyve yemekten zevk almazdım, ‘çikolata, nutella varken, o ne be!’ diye düşünüyordum. Çorba dünyanın en mantıksız şeyi gelirdi. Sebze ‘zaten doyurmaz’ kategorisindeydi. Nasıl besleneceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Diyetisyenler bana uygun değildi, listelerindeki yiyecekler bana göre değildi çünkü. Onu şimdi nereden yiyeyim, bunu nereden bulayım diye düşünüyordum.

Ardından kendi yemeğimi  kendim yapmaya başladım. Ve bundan inanılmaz derecede zevk almaya başladım. Kalori hesabı, akşam yediden sonra bir şey yemeyeyim aman, o bu şu derken bir baktım, 2-3 ay içerisinde 6 kilo vermişim.

Sonra o kilo bir durdu,ııııh ne yapsam olmuyor, ne aşağı ne yukarı! Tabii benim de hevesim kaçtı. Yemek yapmak çok eğlenceli hale gelince de, Allaaaaaaaah! Eve milleti toplayıp toplayıp, onları doyurmaya başladım. Pastalar, börekler ‘içine şu nutella’yı da koyayım da ısırınca aksın’ olayına bi girdim. 3-4 kilosunu anında geri aldım.

Spor salonları bana göre değildi, Bir sevemedim sanki. Evde aklıma geldikçe dans figürleri yapmaya başladım.Bi baktım ben bayağı eğleniyorum, bir de üstüne yeniden başladığım yürüyüşler, hafif yemeklere geri dönüşderken  başladığım bu serüvende 8 kilo vermişim. Ve şunu anladım ki kısa yol diye bir şey yok, iki günde almadın o kiloları o kadar zamanda senden geri gitsin. Hayat tarzını değiştirmekle ilgili, yemekle ilgili bilinçlenmek lazım. Şimdi bilmiş bilmiş konuşuyorum ama bakalım gelecek senelerde ne olacak. Bu arada tayt&tunik kombini dışında başka şeyler giymeyi öyle bir özlüyorsun, anlatamam.

İster kilolu olun, ister zayıf, sağlıklı yaşayın da gerisi teferruat.



1 yorum: